Tabiatın el
değmemiş bir köşesi kadar ferahlık veren
bir yer var mıdır? Taşın, toprağın, suyun harikulade birlikteliğine geniş bir
bitki ve hayvan
topluluğu da refakat etmektedir.
Mesela Kaç asırlık çınar
ağaçları gökyüzünü kapatmış, yapraklar arasından dökülen güneş
ışıkları sanki yere
değil de insan ruhuna
düşmektedir. Adeta ne kadar
renk, koku, ses varsa bir
huzur için seferber olmuştur.
Bir kelebek kısacık
ömrü ve muhteşem
deseniyle neler anlatır?
Her noktasında
başka bir lezzet
bulunan bu manzaranın
asıl unsuru bir
deredir ki çağlayışı ezeli
bir hakikat çağrısı
gibidir. Gerçek bir mü’min
tavrı vardır onda;
içi-dışı birdir, gelip geçtiği yerleri mamur
eder. Dahası mütevazidir,
yüce bir
yerden gelip aşağılara
doğru inmektedir.
İlahi kudreti /güzelliği /ölçüyü yalanlayacak herhangi bir emare
bulunmaz orada. Ebu Hanife’ye göre ”Göklerin ,yerin, kendi varlığının ve
diğer yaratıkların fevkalade yaradılışını müşahade
edebilen bir insan için
yaratıcısını bilmemesinde hiç
bir mazeret mevcut değildir.”
Ne var
ki ‘mekanik tabiat’ anlayışının bütün toplumlara
sirayet etmesinden bu
yana hiç bir
şeyin düşünülmesine gerek
kalmamıştır. W.Smıth’in anlatımıyla gökyüzünün
maviliği, kabaran dalgaların
kükreyişi ,çiçeklerin güzel kokuları
gibi düşünülebilecek olan
her şey bir kenara itilmiştir. Her şeyin sebebi
peyderpey bulunmaktadır
nasıl olsa!
Bütün kadim
anlayışlarda tabiat, bir semboller
alanı iken, modern görüşe göre
‘çatışma alanı’dır.
Modern/maddeci bakışla , islami /manevi bakışın
ve bu bakışların
tabiat üzerindeki tezahürlerinin karşılaştırılabileceği bir çok örnek, ilgili kaynaklarda bulunabilir. Edebiyat alanındaki
en iyi örneklerse
Robinson Crusoe ve
Hayy İbn Yakzan karakterleridir.(1,2) Her ikisi de birer ıssız ada
romanı olmakla birlikte iki
farklı hayat biçimi
idealize edilir. Daha başlangıçta
Robinson bir kaza
sonucu adaya düşerken
Hayy bir ceylan
tarafından büyütülür. Robinson
adaya düştüğünde belli bir
dünya /tabiat görüşüne bağlıyken , Hayy’ın bu
yönde etkilenebileceği bir
ailesi bile yoktur. Robinson ‘vahşi
doğa’ ile mücadele ederken beyaz
adamın neler yapabileceğini gösterir. Hayy ise
tabiatla uyum içinde
‘sahih bir zihne’ ulaşma
çabasındadır. Robinson-Cuma ilişkisi de ‘uygar-vahşi’ veya ‘ efendi-köle’ ilişkisinin
daha insani bir biçimidir.
Robinson onu kırbaçlamasa da ağır
işlerinin yarısını ona yaptırır.
Kendi değerlerini ona
öğretmekten de geri kalmaz.(3)
Hay’ın hayatına da sonradan
birisi dahil olur. Bu, ‘sahih bilgi’ ye sahip olan ve
inziva için adaya
gelen Asal’ dır. Hayy
ile Asal’ın buluşması
‘sahih zihin’ le ‘sahih bilgi’nin
buluşmasıdır bir anlamda. Her ikisi de ‘içsel tecrübe’ ile
‘gönderilmiş bilgi’nin tutarlılığını
görürler. Hayy’in eksikliği nelere
inanması ve ne yapıp ne
yapmaması gerektiği ile
ilgilidir.
Robinson sonunda
ait olduğu dünyaya
döner ve çok az insanın toplayabileceği bir anı
demetiyle yaşlılığını geçirir.
Hayy ise
kendisi için yeni
bir amaç belirler ve
insanlara faydalı olmak için
adadan ayrılmaya karar
verir.
Robinson
kimliğinin bıraktığı dünya tam da F.Shader’in 1896’da söylediği gibidir: “Kendisinin yaratmadıklarını hor
gören insan atmosferi
ve yeryüzünün binlerce
yıllık işbirliğiyle üretilen
bitkisel zenginliğin yavaş yavaş
oluşan birikimini tahrip
ederek (gezegeni) değerlendireceğini sanır… Eğer böyle olacaksa atmosferin
dengesinin bozulması ve dünyadaki iklimlerin değişmesiyle tehlikeye girecek olan
bizzat insanlığın kendisidir.” (4)
Nasıl
hayatın devamlılığı için zorunlu ve değiştirilemez ‘ bir üst gerçeklik’
varsa aynı şekilde hayatın amacına yönelik olarak da, bütün peygamberlerin çağrısında
ifadesini bulan bir
‘üst anlam’ vardır.(5) Nasıl üst
gerçeklikle uyumsuzluk, hayatın
devamlılığını tehlikeye atıyorsa, tıpkı bunun
gibi, üst anlamla
uyumsuzluğun da hayatın amacına
dair sahih algıyı tehlikeye attığı bir
gerçektir.
Tabiat,
doyumsuz bir huzur iklimi yanında ‘sahih
bir hakikat algısı’ da vaadeder. Sadece hakikattir ki insanı
düşünmeye/akletmeye davet eder.
Mustafa KENARLI
Dipnotlar:
1)
Robinson Crusoe, Daniel Defoe,1719
2)Ruhun Uyanışı
Ya da Hayy İbn
Yakzan’ın Olağanüstü Serüveni /İbn
Tufeyl .Roman 14,yüzyıldan itibaren Batı’da büyük
yankı uyandırmış,15.yüzyılda
Latinceye ilk çevirisi
yapılmış,1671’de de Oxford’da
yayınlanmış.
3)Ada,
Akşit Göktürk(Prof.Dr.),1973
4)Prof.Göktürk,
Robinson kimliğinin belirleyici
ögeleri olarak “Puritan öğretinin benliğin
sınırlarının tanınmasını öğütleyen ilkesini, Protestanlığın özgür birey
kavramını ve yeni
orta sınıfın insan
anlayışını gösterir.
5)Üst
gerçeklik, atmosferin varlığı,
atmosferdeki gazların dengesi,
Dünya’nın Güneş etrafındaki
dönüş hızı gibi
bir çok olgunun, hayatın devamlılığı
için bir araya gelmiş
olma durumu.
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.