Aynı tasa kaşık batırdığımız günlerdi.Ataerkil bir ailenin 5 yaşındaki torunuydum.
O zamanlar koca bir bakır siniye dökülürdü arabaşı hamuru.Ortası oyulur, koca bakır tasta arabaşı çorbası oturtulurdu.O bol acılı ve kaynar çorba tahta kaşıklarla hep birlikte içilirdi.Hamurdan bir parça koparır daldırırdım çorbaya.Dibindeki etlerden de alabileyim derken kaybaderdim hamurumu.Ta ki çorba diplenene kadar arar dururdum.Gözüm ak sakallı dedemin sakalını süsleyen çorba damlalarına ilişirdi. hörpüldete içerdi çorbasını. Curk curk sesler çıkarır,arkasından da "Oooohhh! " derdi mutluluğunu pekiştirmek için.Çorba hörpültüsünden ve curkultusundan baska ses çıkmazdı sofrada.Ben bütün bunları gözlemlerken çorba tasının biri gelir biri gider, kaşıkların biri batar biri çıkardı çorbaya.Böylece içilir biterdi bir haranı çorba.Benim içip içemediğim, karnımın doyup doymadığı farkedilmezdi bile.Oysa elimizde tabakla o yaştaki torunlarımızın peşinden koştururuz şimdilerde.
Ama her şeye rağmen çok mutluydu benim çocukluğum. Kaybettiğim ve çok sevdiğim büyüklerimle güzeldi her şey.
Hepsinin ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.