(Sarıveliler-Ermenek-Başyayla)
Dünyaca ünlü Türk halk ve Hak şairi Karaca Oğlan hakkında kapsamlı
bilgi, TAŞELİ n den ilk olarak derlenen
şiirler, KONYA ’da çıkan BABALIK GAZETESİ ‘n de ilk defa yayınlanması ile
başlamıştır. KARACA OĞLAN Konusunda ilk kaynak TAŞELİ ile KONYA’ dır.
Türkiye’de Karaca oğlan adında bir ozanın
varlığını ortaya koyan Fuat KÖPRÜLÜ’ dür.” 2 Mayıs 1914 yılı İkdam Gazetesinde Karacaoğlan’ın
iki dörtlüğünü yayınlamıştır. Okuyucularımıza bu iki dörtlüğü sunuyoruz.
Bire ağalar, bire beyler,
Ölmeden bir dem sürelim,
Gözümüze kara toprak,
Dolmadan bir dem sürelim.
Seni bana
gayet güzel dediler,
Göster
cemalini görmeye geldim,
Şeftalini
derde derman dediler,
Gerçek mi
sevdiğim sormaya geldim.
Karacaoğlan konusunda İlköğretim müfettiş Ali Rıza Yalgın şöyle der.” “Ben
Konya da ilk tetrisat Müfettişi iken on
bir kazalı Konya da muharrirlik yaptım . Görevim sebebiyle gittiğim
Ermenek kazasının Baş dere, Sarıveliler, Barcın, yaylası, yörük obaları Ermenek köylerinde yaptığım tettikat
ve tahkikatta Karacaoğlan şiirlerinin sazla çalındığını, sözle okunduğunu
işittim. Türkiye de ilk olarak bu şiirleri derleyip Konya da Türkiye nin en
büyük “ BABALIK GAZETESİ” inde ilk defa 22 Zilkade 1340, M. 18.07.1922 yılında Arap harfleriyle yayınlanmıştır.” der.
Türk şiirinin büyük ustası Karaca Oğlan halk ve Hak şairidir. Türkiye’de araştırmacılar, Karaca Oğlan’ın Anadolu’nun güney bölgelerinde, yaşadığı, Orta Toroslarda Doğup büyüdüğü, ortak noktasında birleşirler. Bu konuda (287) sayılı “Türk Folklor Araştırmaları” dergisi sahibi, ünlü yazar, rahmetli, İhsan HİNÇER makalesinde okuyucularına şu bilgileri sunar.” Karaca Oğlan hakkında ilk ve yaygın neşriyat 1920 yılından sonra başlamıştır. Bu konuda önder, 1 Kasım 1960 yılında 73 yaşında ölen Ali Rıza Yalgın dır.
Konya’da İlköğretim Müfettişi iken,
Ermenek İlçesi’nin köylerine
görevi dolayısı ile gittiği zaman Torosların eteğindeki köylerde Karaca
Oğlan’ın şiirlerinin sazla çalınıp sözle
okunduğunu görmüş, Taşeli’nde bunları ilk defa tespit ederek halktan derlediği
şiirleri, ilk olarak Konya’da çıkan “Babalık Gazetesi’nde 18. 07. 1922 yılı yayınlamıştır.” Bu şiirlerden iki
dörtlüğü Okuyucularımıza sunuyoruz.
Deli gönül, gezer, gezer
gelirsin,
Arı gibi her çiçekten alırsın,
Nerde güzel görsen, orda
kalırsın,
Ben senin derdini, çekemem
gönül
Sabahtan
seherde, suya giderken,
Üşüyor
parmağı, eli kızların,
İnce
bel üstünde, cevahir kemer,
Zegirden (yüzük) geçiyor, beli kızların.
KARAMANOĞULLARI’NIN SONU, SÜRGÜNLER ve
KARACA OĞLAN
Osmanlı
Devleti,(1473 )de Karaman oğulları Beyliğine, Ermenek’in Mennan Kalesinde son verir. Taşeli halkını,(Ermenek, Sarıveliler, Başyayla) ile Karamanoğulları
diyarından aileleri ile birlikte, ilim adamlarını sanatkârları, yazarları,
ülemaları, hiç acımadan önce, İstanbul da
Fatih semtine sürgün etmiştir. Sürgün edilen ilim adamlarının içinde “Mevlana’nın
torunlarından Larende’de (Karaman) bulunan Emir çelebi zade Ahmet Efendi de
vardır. Fatih Sultan Mehmet Han bunu öğrenince Mevlana’nın torunu Ahmed Efendi’yi geriye Karaman’a göndermiştir.” Kaynak:” Konya
Tarihi, s.108-109 İ.H. KONYALI “ Ege Bölgesi, Söke, Aydın, Anadolu’da Kayseri,
Antep, Maraş gibi daha birçok illere Kıbrıs,
Mora Yarımadası, Hama, Humus, Rakka, Balkanlar, Doğu Karadeniz ve Kafkaslara kadar
sürgün etmişlerdir. Rakka’da ovaya
yerleştirilen Türkmenlerin (yörük) birçoğu ovada yaşayamadıklarından dolayı,
padişah fermanındaki ifadelere göre “Rakka dan ceste, ceste kaçarak Anadolu’ya
dağılmışlardır”. Sürgünleri, Gedik Ahmet Paşa, Sadrazam Mahmut Paşa, İshak
Paşa, Rum dönmesi, Rum Mehmet Paşa mezarlara, türbelere
kadar yıkarak, yakarak, yıllarca sürgünler devam etmişlerdir. Ünlü yazar Ali
Yıldız Karaca-Oğlan’ın gidemediği yerlere şiirleri gitmiştir, der. Bu sürgünler
nedeni ile Karacaoğlan’ın şiirleri de, o ülkelere ve o yörelere de yayılmıştır. Şiirleri, çok beğenilmiş, benimsenmiş, bilinir olmuştur. Karaca
Oğlan’nın şiirlerini her okuyan kedini bu şiirlerde bulmuştur. Böylece
Karaca Oğlan sürgün gönderilen her yörede halkın aşırı sevgisi ve ilgisinden
dolayı, oralarda da, sahiplenilmesine sebep olmuştur. Çünkü halk Karacaoğlan’ın Türkçe söylediği şiirlerinde kendi kültürünü de bulmuştur. Karaca Oğlan şiirlerinin sürgün
gönderilen dış ülkelerde yayıldığı gibi Anadolu da da birçok illerimize,
yörelerimize de yayılmıştır. Cana, can katan
şiirleri Türk halkını sevgide. Mutlulukta. Güzellikte birleştirmiştir.
“Karaca Oğlan bizdendir” diye sahiplenilmesine sebep olmuştur. Bu ne güzel bir
duygudur ki, halkımızı Karaca Oğlan
sevgisi, bir birine daha çok yakınlaştırmış, birbirlerini daha çok sevmesine
sebep olmuştur. Yaratılan bu köklü
kültür sayesinde, Türk halkı gönül bağı ile birbirine kenetlenmiş, birbirine
bağlanmıştır. Bu ne güzel bir duygudur ki , bu duygu TÜRK dünyasının ortak
kültüründen kaynaklanmaktadır. Yunus Emre’yi de, birçok yerin sahiplenmesi
gibi. Bu konu da Yunus Emre “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım” diyordu ya… Kütüphanesi de bulunan, İlköğretim
müfettişi Mevlit Ulaş,” Karaca Oğlan konar göçer yaşamdan, yerleşik hayata
geçen bir Yörük, bir Türkmen çocuğudur. Öz be öz Türktür.” der. Karaca Oğlan’ın
Sürgünlerle ilgili dörtlüklerini kanıt
olarak sunuyoruz.
Yaz gelip de beş ayları doğunca
Kıvrım kıvrım
gider yolu yaylanın
Lalesi, sümbülü boynun eğişin
Rayihası tatlı
gülü yaylanın,
Aktı
pınarları suyu çağlıyor
İnim inim güzelleri ağlıyor
Çıkmış
anası da seyran eyliyor
Efesi sürgüne gitti yaylanın.
Engininden yükseğine, çıkılmaz,
Kaplan girse, meşelerin sökülmez,
Kumaş yüklü, tor taylağın çekilmez,
Evleri sürgüne, gitti yaylanın.
Eşeli de
Karac-Oğlan eşeli.
Altı yıl
oldu, sevdana düşeli,
Üstü boz
topraklı, kaplan meşeli,
Güzeli
sürgüne, gitti yaylanın……
Kaynak:.Karaca-Oğlan, şiir no:
147 Sadeddin N. Ergun
Suriye de Hama, Humus.Şam, Rakka ya da sürgünler yapılmıştır. Bu sürgünler yıllarca devam etmiştir. Okuyucularımıza , Karaca Oğlan’ın Hama Humus Şam ile ilgili dörtlüklerini
sunuyoruz.
Çıktım Kırklar dağın
seyran eyledim
Sallanarak gider
yolu Hama ‘nın
Yel vurdukça dertli dolap iniler
Burcu burcu kokar gülü Hama’nın.
Heves
kaldım pınarının başına
Altın
yağmış toprağına taşına
Ulu
camisinin kandil başına
Altın
şamdanı da yanar Hama’nın.
Kudretinden
yapılmıştır yapısı
Kalem kaşlı
güzelinin hepisi
Aldı beni
çarşısının kokusu
Çarşılarda gülü kokar Hama’nın.
Karac-Oğlan
derki kal benim yurdum
Terk
ettim sılayı burada buldum
Güzeli
çok diye eğlendim kaldım
Kalem
kaşlı güzelleri Hama’nın.
Kaynak:
Karaca Oğlan S.N. Ergün ş. no.148
Bitti m-ola Şam
ilinin hurması
Gitti m-ola ala
gözün sürmesi
Hama’nın Humusun telli turnası
Turna yârin selam saldı gel diye.
Bitti m-ola Şam İli’nin gülleri
Aştı m-ola siyecinden dalları
Şu sefil Yakup’un şirin dilleri
Turna yârim selam saldı gel diye.
Bir ağaçta biter
kırk bakkal alma
Birinden gayriye
elini salma
Irak, yakın diye,
eğlenip kalma
Turna yârin selam
saldı gel diye.
Aşına
da Krac-Oğlan aşına
Yeni
girmiş on üç on dört yaşına
Irak
değil “Akpınar ın (a)başına
Turna
yârin selam saldı gel diye.
(a)
Akpınar.
Sarıveliler İlçesi’nin 250 m.
üzerindedir.
Kaynak:
Karacaoğlan,şiir no:26, Sadeddin N. Ergun
(1927 )yılında Karaca Oğlan’ı
kitaplaştırarak ünlenmesine Konya’da
edebiyat öğretmeni Sadeddin Nüshed Ergun aracılık etmiştir. Daha sonra bir çok
yazar Karaca Oğlan hakkında kitap yayınlamıştır. Doğum ve ölüm tarihleri kesin
olarak bilinmemektedir. Karaca Oğlan (H.1015) - M.(1606) döğmüş (H.1090) –
(M.1679) ölmüştür. Kaynak: Karaca Oğlan Sadeddin Nüshed Ergun. Maarif kitap hanesi-
İstanbul.
Son zamanlarda Mustafa
Necati Karaer, Ahmet Kutsi Tecer gibi yazarlar” 15.yy.lın sonu ile 16.yy.ın
başlarında doğduğu yazıla gelmektedir” diye not düşer.
Karaca Oğlan yaşadığı Taşeli’nde halkın
dilini, yaşayışını, giyim kuşamını, yaylaları ve dağlarını şiirlerinde kendine
has benzetmeleri ve tasvirleri ile
işlemiştir. ‘Âşık Edebiyatı’nda kendine
özgü yeni bir çığır açmıştır. Taşeli’nde
türkü söylemek yerine ‘Karaca Oğlan çağırmak’ sözü yaygındır. İlk olarak Karaca Oğlan’ın adı Taşeli’nde türkü olarak seslendi- riliyor.
Sevgilisi Elif seçilen Barçın Yaylası
güzelidir. Halk dili Türkçeyi dörtlüklerinde
ulaşılamayacak bir ustalıkla dile getirir. Dizelerinin her birinde yeni yeni
çiçekler fışkırır. Sazı ve sözü bir
bebek gülücüğü tazeliğiyle yeni, dünyalar yaratır. Türk Ulusunun bozulmayan
sesi Karacaoğlan’dır. Orta
Asya’dan Anadolu’ya kadar uzanan sözlü Türk kültürünü Kaval, saz, kopuzla
inleten ozanlar ve şairler arasında Karaca Oğlan tarihten süzüle gelen Türk
Halk edebiyatının, köklü kültürümüzün eşi bulunmaz eseridir. Karaca-Oğlan, köy, odalarında, Yörük, çadırlarında, kemale,
ermiş, dedelerimiz in, nasihatlerini,
konferanslarını, yıllarca dinleye dinleye, Ahmet Yesevi’yi, Şemsi Tebrizi’yi, Mevlana gibi tasavvuf erbabı ile, Yusuf Has
Hacibleri ve halk kahramanlarını, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaşi Veli’yi, Hz. Ali
gibi ilim deryalarını, peygamberler tarihini de bilenlerdendir. Karaca Oğlan halk edebiyatı ananelerine
sıkı sıkıya bağlıdır. Taşeli’nin merkezinde
bulunan (Sarıveliler, Ermenek, Başyayla,)İlçeleri halkı ile, yüz yıllardan beri
Barcın yaylasına her yıl yaylaya göçen Alanya. Gazipaşa, Anamur, Aydıncık, Bozyazı,
Yörükleri yaz aylarında yaylada beraber yaşarlar. (Anamur gibi) halk arasında
bugün de yaşayan “Bahşi”(Bahşiş kabilesi) mahlasını da kullanan Karaca Oğlan
Barçın Yaylası’nda üç güzel gördüm,
Birbirinden üstün şivga fidandır,
Aklım şaştı garip belim
büküldü,
Kaşlar hilal gözler ahu
cerandır
. Bellerinde gördüm lahur
şalını,
Yanakları gülden almış alını,
Al
sıktırma kavuşturmuş belini,
Güzellere bildim bunlar sultandır.
Üç kumrudur subaşında ötüşür,
Yol üstünde bana seyran
yetişir,
Yatışır mı deli gönül yatışır,
Avcıyım ammon lar benden
şahandır,
Karac-Oğlan der ki bu yer neresi,
Altın oluk(1) Pınarbaşı süresi,
İnce belde saçlarının turası,
Böyle selvi endam akla ziyandır.
(
1)Barcın yaylası Altıntaş yöresindedir.
Karaca Oğlan bir başka
dörtlüğünde de şöyle der:
Üryan geldim
gene üryan giderim
Ölmemeye elde
fermanım mı var,
Azrail gelmişte
can talep eder,
Benim can
vermeye dermanım mı var.
Dirilirler, dirilirler
gelirler,
Huzur-u mahşerde divan
dururlar,
Harami var diye korku
verirler,
Benim ipek yüklü kervanım mı
var.
Er
isen erliğin meydana getir,
Kadir Mevlam noksanını sen yetir,
Bana derler gam yükümü sen götür,
Benim yük götürür dermanım mı var.
Karac- Oğlan der ki ismim överler,
Ağu oldu bildiğimiz şekerler,
Güzel sever diye isnat ederler (iftira),
Benim HAK’ tan özge sevdiğim mi var.
Karacaoğlan’ın,
bal gibi dizeleri, bu gün söylenmiş gibi tazedir:
Türkiye'de şiirleri
(yakımları) en çok beste yapılan en büyük halk şairi Karaca Oğlan'dır. Bal gibi
dizeleri bugün söylenmiş gibi tazedir. Şiirleri birbirine benziyormuş gibi
görünse de, iyice özümsenirse her bir dörtlüğünde yeni yeni sümbüller
kardelenler, çiğdemler, mor, menekşe lerin açtığını görürüz. Dizelerinde; buluşlarıyla, duruşlarıyla, görüşleriyle rengi ve tütüleriyle bitimsiz
güzellikler sergiler.
Orta
Toroslarda, Taşeli'nde Türk Ulusunun bozulmayan sesi Karacaoğlan'dır. Arı
dilimiz ve kültürümüz O’nun şiirlerinde saklıdır. Dili akıcıdır. Dizelerini
güzelleştirmek için benzetme ustalığını doğal olarak işler.
O’ herkesin
göremediği güzellikleri de sergileyen ALLAH
aşığı bir şairimizdir. Bakınız dörtlüklerinde kendisine iftira edenlere
nasıl seslenir.
Karac-Oğlan
derler, ismim överler,
Ağu oldu, bildiğimiz
şekerler,
Güzel sever, diye
isnat ederler, (iftira )
Benim HAK tan
özge,(başka) sevdiğim mi var.? şiir
no:171 Ergun
Karac-oğlan çeker,aşk ile gider,
HAKKA
aşık olan ,Dünya’yı nider,
Bu
misafir hane gelenler gider,
Yalan
Dünya, hayal imiş, düş imiş. s.8 A.Saygun
Karaca Oğlan kadınların ulu gücünü keşfetmiştir. Dünya
"gül ile diken ise, Karaca Oğlan hep gülü ve güzellikleri dile
getirmiştir.
"Gül bülbülün sekimin den
Perçem zülüf
takımından,
Geçme mescit
yakınından,
Çok namazlar
böldürürsün" der. şiir no:471
S.N. Ergun.
Karaca
Oğlan'ın şiirlerinde kendisine taht kurmuş, Taşeli Yöresi, Barçın Yaylası ile ilgili yüzlerce sözcüğü vardır. Bu
sözcükler Taşeli’nde yeni doğan çocukların anadillerini oluşturur. Değeli
edebiyat öğretmani Gündüz Gürgen Taşeli’nde gençliğe adım atan her delikanlı biraz da
Karaca- Oğlan' dır, der.
Dağların
içinde bulunan Taşeli halkı" Ermenek, Sarıveliler, Başyayla" dillerini
yabancı dillerin istilasından, saldırılarından korumuştur.
Karaca Oğlan Taşeli'nin doğasını, dağlarını, bağlarını,
yaylalarını, pınarlarını özelliklerini, güzelliklerini, giyim-kuşamlarını; Yörüğün, köylünün doğal yaşamlarını
dizelerinde canlandırır.
Baharın geldiğin neden
bilelim,
Bir gül bitmiş yapracığı düzgündür,
Esen saba zülüfünden tel alır,
Deli gönlüm bir yörüğe vurgundur.
Dostumun
yaylası derler bu dağı,
Koynunda
bitmiş de turuncu bağı,
Yarim
yaylamaya gelmiş otağı
Canım
sana bu yaylalar vurgundur.
Dostumun yaylası kayalı taşlı,
Bakamam gerdana gözlerim yaşlı,
Bir topak perçemli bir hilal kaşlı,
Uyandırman kömür gözlüm yorgundur.
Karac-Oğlan
donatsalar donunu,
Dosta
doğru döndürseler yönünü,
Bin yaşasam
hesap etmem ölümü,
Defter
tutsam olancası bir gündür. şiir no:205
İnsanlar sevdiğini
dillendirmeden duramaz. Karaca Oğlan,
doğup
büyüdüğüTaşeli’nde,BarçınYaylası,Perçembeli,Kervanyaylası,Çevlik,deresi,Emirler,Kızılöz, Altınoluk, Kabalak, Mamalu, Erenler, Âşık
Köprüsü, Balkaman (Balkusan) Barçın Yaylası gibi Taşeli’nde, nice yer adlarını
ve kadın giyim kuşamlarını, zülüf, kutmu, sarı edik, ibrişim, sürmezenlik,
pullu çevre, peşkir kaytan, gök öncek, poşu, şalkuşak, gibi yöresel giysi ve
yer adlarını şiirlerinde dile getirmiştir.
.Sarı edik giymiş goncu kısarak,
Gidiyor da birim birim basarak,
Anası huri de kızı beselek,
Emirlerden(1) bir kız indi pınara.
Sarı
edik giymiş koncu dizinde,
Arzumanım
kaldı ala gözünde,
Böyle
güzel m-olur köylü kızında,
Emirlerden
bir kız indi pınara.
Meles gömlek giymiş vücudu nazik,
Kollarını sıkmış altun bilezik,
Aşnası kötülük ceylana yazık
Emirlerden bir kız indi pınara.
Karac-Oğlan
der ki nolup nolmalı,
Keten
gömlek giymiş kolu sırmalı,
Anasın
öldürüp kızın almalı,
Emirlerden bir kız indi pınara.
Şiir
no:13 S.N.Ergun
(1)Emirler:Barçın yaylası’nın Tepeçayır yöresine her yıl baharın yaylaya
göçerler. Kışın Alanya’nın Demirtaş beldesi,Hocalar mahallesi ile Gazipaşa’nın
Karadiğin köyünde kışlarlar.Sarıveliler ilçesinde de Emirler kabilesi vardır.
Mustafa ERTAŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Kuralları
Yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret, küfür, aşağılayıcı, küçük düşürücü, pornografik,
ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici,
yorumların her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluğu yorumcuya aittir.
İsimsiz yazılan yorumlar bir saat içinde sistem tarafından otomatik olarak silinir.